Anadolu’dan bayram günü gelenekleri

Bildiğiniz gibi sık sık yemek kültürüne dair okumalar yapıyor ve karşılaştığımız ilgi çekici metinleri blog sayfalarımızda, sizlerle paylaşıyoruz. İşte yine böyle bir okuma faslında,  “Türkiye’de 2010 Yılında Yaşayan Ramazan ve Kurban Bayramı Geleneksel Kutlamaları” adını taşıyan bir kitabın metniyle karşılaştık. Kitabın, 2008-2009 ve 2009-2010 eğitim öğretim yıllarında Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halk Bilimi Bölümü lisans programına kayıtlı öğrencilerinin Öcal Oğuz’dan aldıkları dersler için yürüttükleri derleme çalışmalarının bir sonucu olarak ortaya çıktığını öğrendik. 

Biz bu kıymetli çalışma içinden, yörelere göre farklı şekilde kutlanan Ramazan Bayramı geleneklerinden küçük bir seçki yaptık. Bu link üzerinden çalışmaya erişip, tamamını okuyabilirsiniz. 

Şimdi gelelim sizler için seçtiğimiz, Ramazan Bayramı ile ilgili bazı bölümleri aktarmaya:

ÂMİN BAĞIRMA (Çankırı/Orta/Kalfat Köyü)

Derleyen: Semra Tan

Derleme Yeri ve Tarihi: Çankırı/Kalfat Köyü, 19.12.2009.

Kaynak Kişiler: 1. Ayşe Aslantaş, Çankırı doğumlu, evli, ev hanımı, 2. Zehra Gindeközü, 1960 doğumlu, evli, ilkokul mezunu.

Âmin bağırma geleneği Kalfat köyünde şöyle icra edilmektedir. Köyde bayram sabahı ezanla birlikte erkenden kalkılır ve erkekler bayram namazına giderken, çocuklar bayramlıklarını giyip büyüklerinin camiden çıkmasını beklerler. Köyün erkekleri camiden çıktıktan sonra birbirleriyle bayramlaşırlar. Bayramlıklarını giyen çocuklar “âmin” denilecek diye büyükler camiden çıkmadan caminin önüne tek sıra halinde dizilirler. Köyün erkekleri de doğal olarak geleneği bildikleri için yanlarında getirdikleri şekerleri çocukların torbalarına teker teker koyup onları sevindirirler. Şekerleri alan çocuklar evlerine dağılırlar, camiden çıkan erkekler toplu hâlde mezarlık ziyaretine giderler. Mezarlıkta dualar edilir, tekrar camiye gelinir ve oradan herkes evlerine dağılır.

AŞURE (Aydın/Karacasu)

Derleyen: Dilek Çetinkaya

Derleme Yeri ve Tarihi: Aydın/Karacasu, Aralık 2008.

Kaynak Kişiler: 1. Gül Fidan Yıldırım, 46 yaşında, ilkokul mezunu 2. Kanime Çetinkaya, 54 yaşında, ilkokul mezunu.

Aydın’ın Karacasu ilçesinde Ramazan ve Kurban Bayramı’nda aşure dağıtma geleneği gerçekleştirilmektedir. Kurban Bayramı’nda kurban kesen herkes aşure dağıtmaktadır. Maddi durumu iyi olan bir aile tarafından aşure hazırlıkları başlar ve akşamdan su kaynatılır. Yakın komşular da yardıma gelir ve her evden bir malzeme toplanır. Aşurede en az yedi çeşit malzeme olması gerekir. Bir araya gelen komşular aşure hazırlarken dua da ederler. Tencereye her malzeme konuluşunda ağızlardan dualar, maniler dökülür. Bu dua ve manilerin bazıları şu şekildedir: “Ağzımız tatlı olsun / Gönlümüz şen olsun / Konumla komşumla / Yedirmek nasip olsun / Bereketini ver ya Rabbim / Şifasını da ver ya Rabbim.”

BAYRAM ÇIKARMA (Kastamonu/ Taşköprü/Kızılcaören Köyü)

Derleyen: Nevin Özkan

Derleme Yeri ve Tarihi: Kastamonu/ Taşköprü/Kızılcaören Köyü, 27.11.2009.

Kaynak Kişi: Fevzi Üngör, 1939 doğumlu.

“Bayram Çıkarma” geleneği, Kastamonu’nun Taşköprü İlçesinin Kızılcaören köyünde yaşatılan bir bayram geleneğidir. Kaynak kişinin söylediğine göre, Kızılcaören köyü, Ramazan ve Kurban bayramlarında çevre köylerden gelen misafirler ile dolar. Bayram namazından çıkan cemaat cami avlusunda halka olur ve herkes birbiriyle bayramlaşır. Çevre köylerden bayram namazına gelenleri, Kızılcaören köylüleri ikişer, üçer kişilik gruplarla kendi evlerine götürürler. Çevre köyden gelen insanlarla birlikte kahvaltı yaparlar, yer içerler.

Öğle namazına gidilirken, evde kadınların hazırlamış olduğu yemekler cami avlusuna götürülür. Bu yemekler arasında en yaygın olan kavurmadır. Yemekleri erkekler, kap kacak, çatal kaşık da yanlarına alarak götürür. Caminin avlusu geniş ve çimenliktir. Bütün köylü o avluya toplanır, çevre köylerden gelen misafirlerle birlikte yemekler yenir, salıncaklar, çıngırşaklar (tahterevalli) kurulur, eğlenilip hoşça vakit geçirilir. Daha sonra misafirler kendi köylerine gider ve köy halkı da evlerine dağılır.

BAYRAM KONATI (Bartın)

Derleyen: Berkan Boran

Derleme Yeri ve Tarihi: Zonguldak, 26.11.2009.

Kaynak Kişi: Mehmet Kahraman, 1959 Zonguldak doğumlu, memur.

Bayram Konatı, Bartın ilinin köylerinde görülen bir bayramlaşma ve bayram günü uygulamasıdır. Konat, üzerinde çeşitli yemekler bulunan sininin adıdır. Bayram günü, bayram namazı kılındıktan sonra cami hoparlöründen konat yapılacağı köy halkına duyurulur. Bayram namazını kıldıktan sonra eve giden köyün erkekleri, eşlerine konat yapılacağını ve konat götürme saatini söylerler. Her hanede kadınlar belirlenen saate kadar çeşitli yemekler hazırlarlar ve konat sinisine koyarlar. Konatlar, soğuk ve yağışlı havalarda konat yeni olarak bilinen köyün camisinin misafirhanesine veya havanın iyi oyması durumunda belirlenen yeni yere götürülür.

Konat yemekleri genelde yöreye özgü yemeklerdir. Ayrıca hazırlayan ailenin maddi durumuna göre değişiklikler arz edebilir. Hazırlanan bu yemekler, Öğle namazının kılınmasından sonra hep birlikte yenir. Konat yapılmayan köylerin halkı, konat yapılan köylere giderler. Böylece, konat geleneği adı altında o köydeki hısım akrabasını ziyaret edip, bayramlaşırlar. Konat bittikten sonra sohbet başlar, sohbetin ardından konat olan başka köylere gidilir. Bu gelenek sayesinde yöre köylerinin tamamı birbiriyle bayramlaşmış olur.

BAYRAM PİŞMANİYESİ (Mersin/ Erdemli)

Derleyen: Doğan Aydın

Derleme Yeri ve Tarihi: Mersin/ Erdemli, 28.11.2009.

Kaynak Kişi: 1. Elife Aydın, 1963 doğumlu, evli. 2. Emine Dölek, 1930 doğumlu, evli.

“Bayram Pişmaniyesi”, Mersin iline bağlı Erdemli ilçesinin bayram tatlısı geleneğidir. Erdemli halkı ise bayramda gelen misafirlerine pişmaniye ikram eder. Pişmaniye ikram etmelerinin temelinde zahmetli işlerin altından birlik içinde kalkmış olma sembolü etkilidir. Zira pişmaniyenin malzemeleri yağ, un, şeker her evin kolaylıkla bulabildiği temel gıda maddeleridir. Ramazan ve Kurban bayramlarının arefe günü toplanan akrabalar, hep birlikte pişmaniye yapımında emek sarf ederler. Arefe günü hazırlanan pişmaniyelerin bir kısmı o akşam hep birlikte yenir, kalanı ise ertesi gün bayramlaşma için gelen misafirlere ikram edilir.

BAYRAM SOFRASI (Tokat/Erbaa/Çevresu Köyü)

Derleyen: Berna Demir

Derleme Yeri ve Tarihi: Tokat/ Erbaa/Çevresu Köyü, Aralık 2008.

Kaynak Kişi: Mehmet Öcalan, 1962 doğumlu, ilkokul mezunu.

Tokat’ın Erbaa ilçesine bağlı Çevresu köyünde yıllardır yaşatılmakta olan cami avlusundaki bayram sofrası kurma geleneği, yakın köyler içerisinde sadece bu köyde cami bulunmasından dolayı diğer köylerdeki insanların bayram namazı kılmak için bu camiye gelmeleri üzerine başlamıştır. Köyler arasında ulaşımın uzun sürmesi sebebiyle bayram namazından çıkan diğer köylerin halkına Çevresu köylüleri tarafından bayram sofrası kurulmaktadır.

Bayram sabahı erken kalkan köyün hanımları; börekler, yöresel çorbalar, helvalar yaparlar. Bayram sofralarında genellikle melemen, pancar pekmezi, üzüm pekmezi, kabak tatlısı, reçeller, peynirler ve kızartma çeşitleri yer alır. Cami avlusuna gidecek tepsiler hazırlanır, çaylar demlenir. Bayram namazının hemen arkasından camiden çıkanlar, evlerine gitmeyerek bahçede düzenli bir şekilde sıra olurlar. Camiden en son çıkanlar ilk çıkanların bayramını kutlayarak sıraya geçerler. Böylece herkes birbirinin bayramını kutlar. Daha sonra da camiye gelen ailelerden birer kişi evlerine koşar ve hanımlar tarafından hazırlanan tepsileri camiye götürür. Hazırlanan bu sofralar cami bahçesinde yenilmesine rağmen hava şartlarından dolayı bazı bayramlarda sofralar caminin içine de kurulabilmektedir.

BAYRAM ŞENLİĞİ (Rize/Hemşin/ Nurluca Köyü)

Derleyen: Çiğdem Sarıkaya

Derleme Yeri ve Tarihi: Kocaeli/İzmit- 26.10.2009.

Kaynak Kişi: Fatma Emil, 1978 doğumlu, lise mezunu.

Rize’nin Hemşin ilçesine bağlı Nurluca köyünde, Ramazan ayının ilk teravih namazından sonra silah sesleri ile başlayan Ramazanı karşılama uygulamaları, bayram gününden 2-3 gün önce yapılan hazırlıklar ile şenlik havası oluşturulur. Akrabalar ailenin büyüğünün evinde toplanır ve o evi bayram şenliğine hazırlar. Salıncaklar kurulur, yenilecek ve misafirlere ikram edilecek yemekler ve tatlılar yapılır. Çocuklar bayramlık elbiselerini yataklarının başuçlarına koyarlar. Sabah erkenden kalkan çocuklar büyüklerinin namazdan çıkmasıyla mahalleyi ve köyü gezerek herkesle bayramlaşır karşılığında şeker veya harçlık alırlar.

Çocuklar bayramlaşmayı bitirdikten sonra hazırlık yapılan eve gelip toplanır ve çeşitli oyunlar oynarlar. Köy meydanında ise şenlik havasında bir başka bayram eğlenceleri yapılmaktadır. Şenlik yapılacak alanda uçurum kenarına salıncaklar kurulur, erkek ve kızlar yöresel kıyafetlerini giyerler, tulumlar şişirilip çalınır, yaşlı kadınlar karşılıklı geçip türküler söyleyip atışırlar. Bu şenliklerin bir başka özelliği de gençlerin birbirlerini beğenme yerleri olmasıdır. Genç erkekler kızlara, kızlar da erkeklere kendilerini beğendirmeye çalışır. Bazen de kadınlar oğulları için kız beğenirler. Köy meydanında yapılan bayram eğlenceleri tam bir şenlik havası içinde geçer. Tulumun şişirilmesiyle horon tepilir, herkes evinde yapmış olduğu yöreye has yemeklerini getirir ve hep beraber yerler.

BAYRAM YERİ (Kocaeli/Kandıra/Samanlı ve Aşırlar Köyü)

Derleyen: Gonca Karaca

Derleme Yeri ve Tarihi: 1.Kocaeli/ Kandıra/ Samanlı Köyü, 28.11.2009. 2. Kocaeli/

Kandıra/ Aşırlar Köyü, 03.12.2009.

Kaynak Kişi: 1. Behiye Yelman, 1938 Kandıra doğumlu, evli, ilkokul mezunu. 2. Nurhan

Alp, 1986 Adapazarı doğumlu, evli, ilkokul mezunu, ev hanımı.

Kocaeli’nin Kandıra İlçesine bağlı birçok köyde, Ramazan ve Kurban bayramlarında, çeşitli eğlence ve oyunların icra edildiği görülmektedir. Kaynak kişilerin verdiği bilgiler doğrultusunda geleneği anlatacak olursak; bayram günü, köy meydanına toplanan gençler hem kendi aralarında hem de diğer komşu köylerden gelen arkadaşları ile bayramlaşırlar ve çeşitli oyunlar oynarlar. Bayramlaşma ve hoş vakit geçirip eğlenme amaçlı oynanan oyunlar bir anlamda genç kızların görücüye çıktığı yer olarak da kabul edilmelidir. Genç kızlar ve erkekler hep bir arada oyunlar oynarlar, birlikte eğlenirler. Oyunlar oynamanın yanında, kol kola girip şarkılar söylerler, evlere ziyarete gidip beraber yemek yerlerdi.

BAYRAMCALIK (Yozgat/ Çekerek/ Karakaya Köyü)

Derleyen: Ömer Parlak

Derleme Yeri ve Tarihi: Yozgat/ Çekerek/ Karakaya Köyü, Aralık 2010

Kaynak Kişi: Salif Şimşek, 65 yaşında, Yozgat doğumlu.

Yozgat’ta genelde bayramın ikinci gününden itibaren “bayramcalık” adıyla bir gelenek icra edilir. Bu gelenek, nişanlı ya da sözlü olanlar arasında gerçekleşir. Damat, ailesi ve akrabaları gelinkızın yani gelin adayının evine gitmeden önce haber verirler. Kız tarafı da misafirlerini ağırlamak için hazırlık yaparlar. Misafirler gelmeden önce kız tarafı akrabalarını evlerine davet eder. Kadınlar ve erkekler ayrı yerlerde otururlar. Yemekler yenir, çaylar içilir. Gelinkız misafir ağırlama ve ikramda hünerlerini herkese gösterir. Çay faslından sonra ortaya bir tepsi konur. Bu tepsinin içine gelinkız için getirilen hediyeler atılır. Kayınvalidesi de gelini için bir hediye hazırlamıştır. Daha sonra gelinin kız arkadaşları kendi aralarında müzik eşliğinde oynarlar, eğlenirler. Daha sonra gelen misafirler uğurlanır.

BAYRAMLAŞMA (Çankırı/Yapraklı/Tatlıpınar Köyü)

Derleyen: Nizam Çakır

Derleme Yeri ve Tarihi: Çankırı/Yapraklı/Tatlıpınar Köyü, Aralık 2008.

Kaynak Kişi: 1.İsmail Ayrancı, 1939 doğumlu, çitçi. 2. Mustafa Kara

Çankırı’nın Yapraklı ilçesine bağlı Tatlıpınar köyünde Ramazan Bayramı’nda köy meydanında bayramlaşma töreni gerçekleştirilmektedir. Bayram namazının ardından, camiden çıkan köy halkı yakındaki köy yemekhanesinin önünde toplanır. Daha sonra büyükten küçüğe doğru sıralanarak bütün köy halkı bayramlaşır. Yemekhanenin yanında kurulan köy odasında biraz sohbet ettikten sonra köyün kadınları tarafından imece usulü ile yapılan ve evlerden getirilen yemekler yenilir. Yemekler yendikten sonra gruplar halinde evler dolaşılarak bayramlaşılır. Bu uygulama bayramın üç günü sürmektedir. Bu uygulamada genellikle bulgur pilavı, pirinç pilavı, yaprak sarması, lahana sarması, soğan yahnisi gibi yöresel yemekler hazırlanmaktadır. Genel kabule göre bu gelenek köy camisinin yapım yılı olan 1301’den beri devam ettirilmektedir.

BERAT (Amasya) 

Derleyen: Süleyman Çelik

Derleme Yeri ve Tarihi: Amasya, 25.11.2009

Kaynak Kişi: Burhan Özbakır, 1944 doğumlu, emekli.

Berat geleneği, Amasya’nın bir bayramı karşılama geleneğidir. Geleneğe ismini veren “Berat”, af anlamını, beraat etmek anlamını taşır. Berat, aynı zamanda Amasya yöresinde bakırcıların, tenekecilerin yaptığı, üstünde mum koyma yerleri olan, bir nevi şamdana benzeyen bir aydınlatma gerecidir. Yöre halkının çocukları, tenekecilerden, bakırcılardan temin ettikleri beratlarını jelatin vb. kâğıtlarla süsleyerek üzerlerine mum takıp beraat kandili gecesi camiye giderler. Camide büyükleriyle ibadetlerini yapan çocuklar, camiden çıktıklarında beratlarındaki mumları yakarak evlerine dağılırlardı. Sokaklar ellerinde beratlarıyla dolaşan çocuklardan dolayı ışıl ışıl parlar, yöre insanı o gecenin beraat gecesi olduğunu anlardı.

BEŞİK (Bolu/Göynük)

Derleyen: Sinem Okuyan

Derleme Yeri ve Tarihi: Bolu/Göynük, Aralık 2008.

Kaynak Kişi: Kamile Okuyan, 1932 doğumlu, ev hanımı.

Bolu’nun Göynük ilçesinde bayram sabahları çocuklar, topladıkları harçlıklar ile mahallelerine gelen “beşik” olarak adlandırılan salıncağa binerler. Beşik, çocukları parası yettiği kadar sallar, parası bitip de biraz daha sallanmak isteyen çocuklar şu sözü üç kez tekrarlarlar:

“Heymana, heymana, heymana.” Bunun üzerine beşikçi çocukları biraz daha sallar. Bu gelenek halen bayramlarda devam etmektedir.

BUHUR YAKMA (Muğla/Ortaca/Yeşilyurt)

Derleyen: Gamze Koca

Derleme Yeri ve Tarihi: Muğla /Ortaca / Yeşilyurt Köyü, Aralık 2008

Kaynak Kişi: Dürdane Koca, ev hanımı, 1964 doğumlu.

Muğla’nın Ortaca ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde her yıl Kurban ve Ramazan Bayramı’nın arefe gününde “buhur yakma” geleneği gerçekleştirilmektedir. Muğla’da yetişen günlük (sığla) ağacının kurumuş kabuklarına buhur denmektedir. Arefe gününde akşam saatlerine doğru yakılan odunlar köz haline geldikten sonra tepsiye alınır. Közün üzerine kurumuş buhurlar konulur ve bir Fatiha üç İhlâs suresi okunarak buhur yakma geleneği gerçekleştirilir. Buhur tütsü haline gelip koku çıkarmaya başladıktan sonra bu kokunun ölülerin ruhuna gideceğine ve ruhların huzura kavuşacağına inanılır. Bayramlarda mezarları ziyaret ve ölen yakınların hayrına yiyecek dağıtma halen süregelen uygulamalardandır.

CAMİ ÖNÜ YEMEĞİ (Samsun/Salıpazarı/Konakören Köyü)

Derleyen: Yüksel Acar

Derleme Yeri ve Tarihi: Samsun/Salıpazarı/Konakören Köyü, Aralık 2008.

Kaynak Kişi: 1. Rüştü Acar, 1932 doğumlu, çiftçi 2. Halis Semiz.

Samsun’un Salıpazarı ilçesine bağlı Konakören köyünde Ramazan ve Kurban bayramlarının ilk günü öğle namazından sonra cami önünde bayram yemeği yenir. Hemen her evden gelen yemekler önce cami bahçesinde son sini gelene kadar bekletilir. Ramazan Bayramı için çıkarılan yemekte kalabalık daha fazla olup Kurban Bayramı’nda çıkan yemek biraz daha az kişiyle yapılmaktadır. Bunun sebebi ise köylülerin kurbanlarını şehre inip kesmeleridir.

Bayram yemeğine sadece erkekler katılmaktadır. Daha önceleri davullar çalınarak, güreşler yapılarak bir kutlama şeklinde gerçekleştirilen gelenek yetmişli yıllara kadar sürmüştür. Bugün ise sadece cami önünde bayram yemeğinin yenilmesi şeklinde gelenek sürdürülmektedir. Yemekte genellikle etli pilav, yoğurt, komposto verilir.

ÇOCUK SEVİNDİRME (Elazığ/Maden)

Derleyen: Gökhan Polat

Derleme Yeri ve Tarihi: Elazığ/ Maden, Aralık 2008.

Kaynak Kişi: Hediye Polat, 1976 doğumlu, ilkokul mezunu.

Elazığ’ın Maden İlçesi’nde Ramazan ve Kurban Bayramı’nın arefe günlerinde mezarlık ziyareti ile birlikte hazırlanan şekerlemeler çocuklara dağıtılmaktadır. Geceden hazırlanan çörekler ve erkekler tarafından önceden alınmış olan şekerlemeler ile birlikte arefe sabahı mezarlığa gidilir. Mezarın başında dualar okunduktan sonra getirilen çörek ve şekerler mezarların başına konur. Büyükler gittikten sonra gelen çocuklar şekerleri alırlar. Bırakılan şekerlerin dışında çocuklara mezarlık dışında da şekerler dağıtılır. Mezarlıkta bayramlaşma da gerçekleştirildikten sonra herkes kendi dost ve akrabasını ziyaret eder, aile büyüklerinin yanına gider. Aileler getirdikleri şekerleri mezarların başına koyarak ölen kişilerin ruhlarının sevineceğine, çocukların bu şekerleri yemesiyle de ruhların sevap kazanacağına inanmaktadırlar. Sonuç olarak Elazığ’ın Maden İlçesi’nde oluşan ve yöre halkı tarafından başka yerlere de taşınan bu gelenek yörede “çocuk sevindirme günü” olarak da adlandırılmaktadır.

ÇÖREK ÜLEŞME (Kırıkkale/ Keskin/ Dağsolaklısı Köyü)

Derleyen: Çiğdem Kaya

Derleme Yeri ve Tarihi: Kırıkkale/ Keskin/ Dağsolaklısı Köyü, Aralık 2010

Kaynak Kişi: Üzeyir Doğu, Kırıkkale doğumlu.

Ramazan ve Kurban bayramlarının bir gün öncesinde, arefe günü, Kırıkkale köylerinde, kuşluk vakti bütün çocuklar genişçe bir alanda toplanır. Çocuklar önlerine tabaklarını sıralarlar. Köydeki kadınlar “çörek üleşme” diye tabir ettikleri hediyeleri hazırlarlar. Genelde bu hediyeler çörek olur ama başka hediyeler de verilir. Köydeki çocuklara yetecek sayıda yapılan çörekler ya da diğer yiyecekler, tepsiler ile meydana getirilir. Çocuklara paylaştırılır. Çocuklar bu ikramlar sırasında şiirler, maniler, şarkılar söyleyip oyun oynarlar. Sonunda ise hediye getiren hane sahiplerini alkışlarlar. (F:10)

EBEBİŞ (Ankara/Kızılcahamam)

Derleyen: Hayriye Daşkın

Derleme Yeri ve Tarihi: Ankara/ Kızılcahamam, 15.12.2009.

Kaynak Kişi: Muzaffer Eken, 1951 Kızılcahamam doğumlu, evli, emekli öğretmen.

Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinin bir bayramlaşma geleneğidir. Geleneğin uygulanmasında çocuklar başroldedir. Kurban veya Ramazan bayramlarında, bayram günü sabahı, bayram namazından önce veya sonra, çocuklar kendi aralarında gruplar oluşturur. Grubun idarecisi olacak olan bir ebe seçilir. Ebe grubun ziyaret edeceği evleri belirler, bunun için ebe olacak çocuğun mahalleyi iyi bilmesi, mahalle halkını tanıması gerekir. Her çocuğun elinde kendisine ait torbası vardır. Ebe önderliğinde bayram namazından önce veya sonra çocuklar bütün mahalleyi kapı kapı dolaşırlar. Büyüklerin ellerinden öpüp, karşılığında yemiş, şeker veya harçlık alırlar. Topladıkları bu yemiş, şeker veya paralara “ebebiş” denir. Çocuklar bayramlaşma için kapısını çaldıkları evin önünde bir de “Ebebiş ebebiş / Vermeyen çürük diş” diye tekerleme söylerler. Tekerlemeyi duyan ev sahibi çocuklar için önceden hazırladığı harçlık, yemiş veya şekeri verir.

Bütün evler gezildikten sonra havanın durumuna göre ya açık havada ya da kapalı bir alanda toplanan çocuklar, ebebişleri aralarında pay ederler. Daha sonra ya herkes evine dağılır ya da hep beraber eğlenmeye devam ederler.

FERFENE (Çankırı/Orta/Kalfat Köyü)

Derleyen: Semra Tan

Derleme Yeri ve Tarihi: Çankırı/Orta/Kalfat Köyü, 19.12.2009.

Kaynak Kişiler: 1. Ayşe Aslantaş, Çankırı doğumlu, evli, ev hanımı, 2. Zehra Gindeközü, 1960 doğumlu, evli, ilkokul mezunu.

Ferfene, Çankırı’nın Kalfat Köyü’nde arefe ve bayram günü çocukların bayramlaşma ve eğlence geleneğidir. Arefe günü köyün çocukları kendi aralarında gruplar oluşturarak o günün akşamı buluşmak üzere sözleşirler. Herkes gelirken bir miktar para getirmelidir. Akşam buluşan çocuklar topladıkları para ile bakkaldan helva, şeker vb. yiyecekler alıp, beraberce yiyip eğlenirler. Ferfene adını verdikleri bu toplanmayı genelde boş bir evde yapan çocuklar, bayram sabahına kadar uyumazlar. Uyuyanlara türlü şakalar yaparlar ve sabah ezanıyla herkes evlerine dağılırlar.

GELİN ÇÖREĞİ (Tokat)

Derleyen: Züleyha Güden

Derleme Yeri ve Tarihi: Tokat, 30.10.2009.

Kaynak Kişi: Şerife Şenvarıcı, 1940 Tokat doğumlu, evli, ev hanımı.

Gelin Çöreği, Tokat ilinden derlenmiş, arefe günü gelinlik kıza erkek evi tarafından hediye götürme geleneğidir. Kaynak kişinin anlattığına göre, Ramazan bayramı arefesinde, damat tarafı Gelin Çöreği hazırlatır. Gelin Çöreğini özel olarak hazırlayan fırınlar vardır. Hazırlanan Gelin Çöreğini eskiden faytonlarla ve davul zurna eşliğinde kız tarafına götürürlerken şimdi ise arabayla götürmektedirler. Ramazan bayramının arefesi günü götürülen Gelin Çöreği, kız tarafına ikram edilir. Çöreğin yanında, kuru üzüm, leblebi, fındık, şeker gibi çeşitli yiyeceklerde ikram edilir. Kız tarafının erkek tarafını buyur etmesiyle hep beraber Gelin Çöreği ve yiyecekler yenir, yine hep birlikte eğlenirler. Bayramın ikinci günü ise gelin tarafı sarma, keşkek gibi düğün yemekleri yaparak damat tarafını Gelin Çöreğini yemeye davet eder. Damat tarafı yine hediyelerle gelir ve birlikte yemekleri yiyip eğlenirler.

KAHKE (Gaziantep) 

Derleyen: Seyit Ülker

Derleme Yeri ve Tarihi: Ankara – 24.12.2009

Kaynak Kişi: Abdulkadir Cevizli, 1957 doğumlu, üniversite mezunu, emekli.

Kahke, Gaziantep ilinin bir bayramlaşma geleneğidir. Geleneğe adını veren “kahke” un, yağ ve su ile yapılan bir yiyecektir. Serin fırın tekniği denilen kısık ateşte uzun süre pişirmek suretiyle hazırlanır. Bunun nedeni ise kahkelerin erkenden soğumalarını önlemektir. Kahkeler Ramazan Bayramı’nın arefesinde yapılır, evlerde hazır edilir ve bayram günü eve gelen misafirlere ikram edilir. Yöre çocukları, kapı kapı dolaşarak, büyüklerin ellerini öper, kapısını çaldıkları evin durumuna göre, bazen para, bazen şeker vs. yiyecekle, sıklıkla da kahke ile sevindirilirler. Çocuklar, kahke toplamak için bazen ağaçtan yapılmış çubuk, bazen de plastik vb. torbalar kullanır. Kahke yapımı ve geleneği halen Gaziantep’te yaşatılmaktadır.

KEŞKEK (Aydın/Nazilli/Güzel Köyü)

Derleyen: Esra Kuloğlu

Derleme Yeri ve Tarihi: Aydın/Nazilli/Güzel köyü, Aralık 2008.

Kaynak Kişi: Resul Kaynak, 75 yaşında, ilkokul mezunu, çiftçi.

Keşkek geleneği Aydın’ın Nazilli ilçesine bağlı Güzel köyünde her yıl Ramazan Bayramı’nda gerçekleştirilir. Keşkek birçok yörede yapılmaktadır ancak Güzel’de yapılan diğerlerinden farklıdır. En önemli farkı, halkın ortak çabası ile Ramazan bayramlarında yapılması ve bu şekilde gelenekselleşmesidir. Bazı yörelerde tavuk etinden yapılan keşkek Güzel köyünde köy halkının ortak aldığı koyun etinden yapılmaktadır. Keşkek ismini dövüldüğü ağaç tokmaktan alır. Kazanlarda pişirilen keşkekler bu tokmaklarla dövülerek macun haline getirilir. Keşkek buğday ve et ile yapılır. Köylüler keşkek için gerekli olan malzemeleri Ramazan Bayramı’na girmeden arefe gecesi alırlar. Usta kişiler köyün uygun bir yerinde keşkeği hazırlar. Köy halkı da yapılan keşkeğe özellikle tokmaklarla dövme aşamasında yardımcı olur ve keşkeğin yapımı arefe gecesinde bitmiş olur. Bayram namazından sonra sıraya girerek birbirleriyle bayramlaşan köylüler arasında, dargınlar ve küskünler özellikle bir araya getirilerek barışmaları sağlanır. Bayramlaşan köylüler hep beraber arabalara binerek mezarlık ziyareti yaparlar. Kabir ziyaretinin ardından keşkek dağıtımı başlar. Oradan geçen misafirlere de ikram edilen keşkeğin kalan kısmını isteyenler evlerine götürür.

KOKKUDU KOK (Ankara/Mamak/Kutludüğün Kasabası)

Derleyen: Yağmur Telli

Derleme Yeri ve Tarihi: Ankara/Kutludüğün, Aralık 2008.

Kaynak Kişi: Dilek Bostan, 46 yaşında, ev hanımı, ilkokul mezunu.

“Kokkudu kok” Ankara’nın Mamak ilçesi Kutludüğün kasabasında Ramazan ve Kurban bayramlarının arefe günlerinde gerçekleştirilen bir gelenektir. Kış aylarında, Öküz Dağı olarak isimlendirilen dağa çıkan çobanları, daha güçlü ve dayanıklı kılmak için un, tereyağı, pekmezden üretilen “öküz helvası” azık (yiyecek) olarak çobanlara verilir. Öküz helvası pişirildiğinde etrafı saran tereyağı kokusunu alan çocuklar “koktu”, “koktu”, “kokuyo” diyerek bağırırken zamanla bu durum “kokkudu kok” geleneği hâlini almıştır. Helva istemenin diğer adı da “koku almak”tır. Yüz elli iki yüz yıllık bir gelenek olan kokkudu kok günlük hayata da yerleşmiştir. Mutfaktan güzel bir koku geldiğinde ev halkı veya komşular “kokkudu kok ne pişiriyon kokuduyon” diyerek bu geleneğe bir gönderme yapmaktadır. Arefe günü öğleden sonra banyo yaptırılan çocuklar koku istemeye hazırlanırlar. Bütün mahallenin çocukları toplanarak helva kokusunu aldıkları evlere giderken “kokkudu kok” diyerek bağırırlar. Evlerden helvaları toplayan çocuklar daha sonra topladıkları helvaları birleştirerek paylaşırlar. Bayramlarda öküz helvası yapan evler azalmıştır ancak bayramlar dışında da bu helva tatlı olarak yapılmaktadır.

SAYE (Kayseri/ Develi/ Milidere Köyü)

Derleyen: Ahmet Güneş

Derleme Yeri ve Tarihi: Ankara, Aralık 2010

Kaynak Kişi: Nuriye Turhan, Kadriye Gürbüz, Faruk Turhan, Mustafa Özdemir.

Kayseri’nin Develi ilçesine bağlı Milidere köyünde Ramazan Bayramı’nda oynanan ve hâlen devam eden “saye” adlı bir oyun bulunmaktadır. Önceleri geceleri oynanan bu oyun günümüz şartlarında gündüz oynanmaya başlanmıştır. Oyun, Ramazan Bayramı’nın iki gününü kapsar. Oyunun ilk gününde gençler ellerine tef, değnek gibi aletler alarak kapı kapı dolaşıp yemek yapmak için malzemeler toplarlar. İkinci gün ise toplanan malzemeler kadınlar tarafından pişirilir. Kadınlar yemek yaparken, köyün gençleri de saye oyunu oynarlar. Çeşitli oyunlardan oluşan sayede çelik çomak, yağlı kayış, ceviz gibi oyunlar oynanır. Akşam vakti yemek piştikten sonra tüm köy halkı toplanır. Yemeğin artan kısmı da fakirlere dağıtılır.

KİTABA DAİR SON SÖZLER:

“Türkiye’de 2010 Yılında Yaşayan Ramazan ve Kurban Bayramı Geleneksel Kutlamaları” adını taşıyan ve alıntılar yaptığımız kitabın, 2008-2009 ve 2009-2010 eğitim öğretim yıllarında Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halk Bilimi Bölümü lisans programına kayıtlı öğrencilerinin Öcal Oğuz’dan aldıkları dersler için yürüttükleri derleme çalışmalarının bir sonucu olarak ortaya çıktığını söylemiştik. Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halk Bilimi Bölüm Başkanlığı ve Türk Halk Bilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü görevlerini halen sürdürmekte olan, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı olarak da görev yapan Prof. Dr. Öcal Oğuz ve adı geçen kitabı yayına hazırlayanlar arasında yer alan; dönemin öğrencileri Mehmet Kösemek, Nihan Çiçekoğlu ve Tuna Yıldız’ı saygıyla selamlıyoruz. 

Prof. Dr. Öcal Oğuz’un kitabın girişinde yazdığı ve paylaşacağımız şu alıntı, ne kadar değerli bir eserle karşı karşıya olduğumuzun bir işareti:

“…Elinizdeki kitapta yetmiş altı derleme çalışması yer almaktadır. Derlemeler esnasında kamera, teyp ve fotoğraf makinesi gibi teknik araç-gereçler kullanılmış; ses kayıtları deşifre edilerek yazılı metin haline getirilmiştir. Bu deşifre işleminde ise kaynak kişinin yöresel ağız özelliklerine sadık kalınmış, herhangi bir düzeltmeye gidilmemiştir. Bu ölçütlere göre oluşturulan ve Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi Arşivi’nde ücretsiz olarak başvuranların kullanımına sunulan veriler bu kitapta alıntılanırken kaynak kişilerin sözlü alanda doğal görülen bir takım anlatım kusurları (dilbilgisi açısından hatalı cümleler, yanlış sözcük seçimleri, aynı sözcüğü düşünce amaçlı yinelemeler vb.) düzeltilerek metinlerin yazılı alanda daha anlaşılır olması sağlanmıştır.”

“… Gerek içerdiği bilgiler gerekse ortaya koyduğu görseller ile alanında bir ilk olan elinizdeki kitabın gerçek sahipleri “alana giden”, “derleme yapan” ve bu bilgileri Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi Arşivine kazandıran Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Bölümü lisans öğrencileridir. Öğrencilerin çok farklı dikkat, amaç ve tekniklerle yaptıkları derlemeleri bir bütünün parçası ve bir kitabın bölümü hâline getirmek de en az derleme yapmak kadar önemli bir çalışma sürecini ve akademik yeterliliği gerektirmektedir. Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Yüksek Lisans Öğrencileri Mehmet Kösemek, Nihan Çiçekoğlu ve Tuna Yıldız derlemelerin kitaba dönüşmesi sürecini başarıyla yürüttüler. Türk Halkbilimi Araştırma ve Uygulama Merkezi yayınlarının titiz ve başarılı editörlerinden Tuba Saltık Özkan kitabın son kontrollerini ve yayın hazırlıklarını gerçekleştirdi.”

İşte böyle sevgili dostlar…

Hep söylediğimiz gibi; mutfağımızın, yemek kültürümüzün bir tarihi var ve her daim feyz aldığımız bu tarih, lezzetleri kadar ilginç bilgileri de ihtiva ediyor. 

Bir sonraki blog yazımızda buluşmak üzere, sıhhat ve afiyetle kalın. 

Uygulamamızı İndirdiniz mi?

En yakın Adile Sultan Ev Yemekleri şubesi cebinizde

adile
adile adile
BİZİMLE İRTİBATTA KALIN

Mutfağımızdaki yeniliklere dair haberler, özel indirim sürprizleri gibi gelişmelerden haberdar olmak ister misiniz? İletişim bilgilerinizi paylaşın, zaman zaman sizleri gelişmeler hakkında bilgilendirelim.