“Tatlı” bir gelenek: Helva sohbetleri

Bu blog yazımızda, mutfak kültürümüzün kadim tatlıları arasındaki “helva”dan bahis açacağız. Arapça “tatlı” anlamına gelen hulv’den (hulviyyat) kelimesinden türeyen helvanın ilk olarak Ortadoğu ve Balkan ülkelerinde, ağırlıklı olarak da Türk, Arap ve Yahudi topluluklarında yapıldığı ve tüketildiği bilinir.

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde “Şeker, yağ, un veya irmikle yapılan tatlı” olarak tarif edilen helva; tarihiyle, toplumun ona yüklediği anlamlarla bu basit cümlenin çok ötesinde, öylesine özel bir tatlı ki her bir özelliği için ayrı birer yazı yazmak mümkün.

İrmik helvasından un helvasına, pekmez helvasından hasüde helvasına; kültürümüzdeki helva çeşitlerini ve coğrafi işaret almış helvalarımızın hangileri olduğunu şimdilik bir başka yazıya erteliyoruz. Aynı şekilde niçin cenazelerin ardından, doğumları müjdelerken, asker uğurlarken sünnet ve düğünlerde helva kavrulduğunu da bir başka sefer konuşacağız. Bugünkü konumuz, başlıktan da kendini ele verdiği üzere, “helva sohbetleri”.

Osmanlı döneminin en renkli ve samimi geleneklerinden biri olan helva sohbetleri, toplumsal hayatın dokusunu zenginleştiren, kültürel ve manevi bir miras olarak başta Edirne olmak üzere bazı yörelerimizde günümüze kadar ulaşmış bir gelenek. Bu gelenek, özellikle ramazan geceleri ve kış aylarında, insanların bir araya gelerek hem sohbet ettiği hem de helva pişirip paylaştığı özel toplantılara verilen isim.

Helva sohbetlerinin kökeni; toplumumuzun derinliklerine, insanların bir arada olmanın ve paylaşmanın mutluluğunu yaşadığı zamanlara dayanıyor. Zira bu toplantılar, sadece bir tatlı pişirme etkinliği olmanın ötesinde; edebiyat, tarih, felsefe ve din gibi birçok konuda bilgi alışverişinin yapıldığı, kültürel birer buluşma noktası olarak işlev görmüş asırlar boyunca.

Geçmişi Selçuklu dönemine kadar uzayan bu geleneğe ilk dönemlerinde “oda sohbetleri” ve “gece sohbetleri” de denilirdi ve genellikle zengin, üst düzey kişilerin ev sahipliğinde yapılırdı. Osmanlı döneminde “helva sohbetleri” adını alan bu toplaşmalar, eskiden olduğu gibi çevrenin önde gelenlerinin ev sahipliğinde ve katılımıyla sürdü. Bu sohbetler, helvanın yanı sıra kahve ikramlarıyla zenginleştirilirken; sohbetlerde, güncel olaylar, edebi meseleler, felsefi tartışmalar ve dini konular ele alınır, çeşitli konularda derinlemesine sohhhbetler gerçekleştirilirdi.

Elif Kaymaz’ın “Türk Mutfak Kültürü’nde Helvanın yeri ve Önemi” adlı yüksek lisans tezinde yer verildiği üzere Damat İbrahim Paşa döneminde helva sohbetlerinin düzenlenmesinde bir artış görülmektedir. Bu artışın sebebinin Damat İbrahim Paşa’nın bir dönem helvacı çırağı olarak görev almasından kaynaklı olduğu düşünülebilir. Bu durumda dikkati çeken nokta ise bir helvacı çırağının sadrazamlığa yükselebilecek imkâna sahip olmasıdır.

Farklı kaynaklarda belirtildiği üzere bu buluşmalar zaman içinde hayak arasında da rağbet görmüş ve komşular, akrabalar “helva sohbetlerinde” bir araya gelerek sohbetler etmiş, şarkı ve türküler söyleyip, şirler okunmuştur.

Dilerseniz sözü Elif Kaymaz’a bırakıp, helva sohbetleri hakkında biraz daha detaylı bilgi öğrenelim:

“Helva sohbetleri, sıra ve irfâne olmak üzere iki şekilde düzenlenmiştir. Sıra toplantılarının masraflarını tek bir kişi üstlenmiş sohbete dâhil olan kişilere yetecek kadar helvalar hazırlanmıştır. Diğer bir toplantı olan irfâne toplantılarında ise sıra toplantılarının aksine masrafları tek bir kişi değil, toplantıyı düzenleyen kişi haricinde katılan her kişiye bölüştürülmüştür. Bu sohbetlerde helva yapılıp tüketilmesinin sebebi

ise sohbetlerin kış aylarında düzenlenmesi nedeniyle çeşitli meyvelerin bulunamaması hem de helvanın kolay bulunan, ekonomik malzemelerle hazırlanabiliyor olmasıdır.”

, Osmanlı mutfağında sadece bir tatlı değil, aynı zamanda bir toplumsal simge olarak yer almıştır. Doğumdan ölüme, sevinçten hüzne her dönemde tüketilen helva, özellikle sohbet toplantılarının vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Helva yapımı, bir yandan sabır ve beceri gerektirirken, diğer yandan da topluluğun birlikte yaratıcı bir faaliyette bulunmasını sağlamıştır.

Helva sohbetinin bitişine yakın, evdeki bir delikanlının içi helva dolu bir tabağı müzik eşliğinde bir sonraki toplantıyı düzenleyecek kişiinin önüne bırakarak, bir nevi gelecek toplantının duyuru ve davetini yaptığı da aktarılan bilgiler arasında. Gençlerin, bir sonraki ev sahibini seçtiği bu anda söyledikleri riayet edilen türkünün sözleri de şöyle:

Sohbet, oyun sona erdi

Gitmemizin vakti geldi

Hafta sırası size geldi

Buyurun helvayı helvayı

Buyurun helvayı helvayı

Sohbet, helva tamam oldu

Gözlere hep uyku doldu

Sefa-yı hatır son buldu

Kalkmak zamanı, gitmek zamanı

Osmanlı’dan günümüze kadar ulaşan helva sohbetleri, bazı yörelerde hala yaşatılmaktadır. Özellikle Edirne’de her yıl düzenlenen Helva Sohbetleri Festivali gibi etkinliklerle bu güzel gelenek sürdürülüp, gelecek nesillere aktarılmaktadır. Çevrimiçi Acta Turcica dergisinde, Alev Özbil imzasıyla yayınlanan Edirne’nin Gaziler Helvası ve Helva Sohbetleri adlı makalede, bu konu hakkında detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Sözün sonuna doğru gelirken küçük bir öneri getirelim naçizane: Malûmunuz, kış kapıda. Erken kararan havayla birlikte, uzun kış gecelerine hazırlanıyoruz hepimiz. Bu uzun ve soğuk kış gecelerinin birinde dostlarınızı, akrabalarınızı toplayıp; geleneksel helva sohbetlerinin bir benzerini yapmaya ne dersiniz? Ola ki önerimizi hayata geçirirseniz, bizleri de haberdar etmeyi unutmayın lütfen. Helvanız kıvamında, sohbetiniz neşeli, huzurunuz yerinde olsun.

Uygulamamızı İndirdiniz mi?

En yakın Adile Sultan Ev Yemekleri şubesi cebinizde

adile
adile adile
BİZİMLE İRTİBATTA KALIN

Mutfağımızdaki yeniliklere dair haberler, özel indirim sürprizleri gibi gelişmelerden haberdar olmak ister misiniz? İletişim bilgilerinizi paylaşın, zaman zaman sizleri gelişmeler hakkında bilgilendirelim.